CRAD BLOG

KKDİK MUAFİYET: DOĞADA BULUNAN VE KİMYASAL OLARAK DEĞİŞTİRİLMEMİŞ MADDELER

İçerik ekleme tarihi : 07-08-2025

KKDİK Yönetmeliği (Turkish REACH Yönetmeliği) kapsamında bazı maddeler, kayıt zorunluluğundan muaf tutulabilir. Bu muafiyetlerden biri de doğada bulunan ve kimyasal olarak değiştirilmemiş maddelere yöneliktir. Bu tür maddelerin, doğrudan doğal kaynaklardan elde edilmesi ve yalnızca fiziksel işlemlerden geçirilmiş olması durumunda KKDİK kapsamında kayıt yapılması gerekmez. Ancak, burada kritik nokta, maddenin kimyasal yapısının değişmemiş olmasıdır. Yani, bir maddenin doğadan elde ediliyor olması, tek başına muafiyet için yeterli değildir; hangi yöntemle işlendiği belirleyicidir.

KKDİK Yönetmeliğinde doğada bulunan ve kimyasal olarak değiştirilmemiş maddeler ifadesiyle genellikle mineraller, cevherler, doğal gaz, ham petrol, bazı bitkisel yağlar ve benzeri maddeler kastedilir. Örneğin, yer altından çıkarılan ham petrol herhangi bir kimyasal işlem görmeden doğrudan kullanıma sunuluyorsa, muaf kabul edilir. Aynı şekilde doğal gaz da kimyasal yapısı değiştirilmeden piyasaya sunuluyorsa, kayıt gerektirmez. Minerallerin sadece fiziksel işlemlerle, örneğin öğütme, yıkama veya kurutma gibi yöntemlerle hazırlanmış halleri de bu kapsamda değerlendirilir.

Bitkisel kaynaklı maddelerde de benzer bir durum söz konusudur. KKDİK Yönetmeliği tarafından Lavanta yağı, yalnızca buharla damıtma yöntemiyle elde edildiğinde kimyasal bir değişime uğramadığı için muafiyet kapsamında değerlendirilir. Ancak, krizantem özü gibi bazı bitkisel ürünler, eğer etanol gibi çözücülerle ekstrakte edilmişse, bu durum kimyasal işlem olarak kabul edilir ve muafiyet geçerli olmaz. Dolayısıyla, yalnızca fiziksel yollarla, örneğin presleme veya damıtma gibi işlemlerle elde edilen bitkisel yağlar KKDİK kaydından muaf olabilirken, kimyasal ekstraksiyon uygulanmış olanlar kayıt zorunluluğu taşır.

Muafiyetin uygulanabilmesi için dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise maddenin insan sağlığı ve çevre açısından zararlı sınıflandırmalara sahip olmamasıdır. Örneğin, kalıcı, biyobirikimli ve toksik (PBT) ya da çok kalıcı ve çok biyobirikimli (vPvB) olarak sınıflandırılmış bir madde, doğada bulunmuş ve kimyasal olarak değiştirilmemiş olsa bile KKDİK kayıt zorunluluğundan muaf tutulmaz. Bu nedenle, sadece maddenin kökeni değil, aynı zamanda risk profili de değerlendirme kapsamına alınmalıdır.

Doğada bulunan maddelerle ilgili muafiyetler belirli bir listeyle sınırlandırılmamıştır; her bir maddenin muafiyet durumu, elde edilme şekline ve işleme yöntemine göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Örneğin kaolin, bentonit gibi doğal killer; yalnızca kurutulmuş ve öğütülmüşse muafiyet kapsamına girerken, bu minerallerin kimyasal aktivasyonla işlenmesi durumunda kayıt zorunluluğu doğar. Aynı durum kömür ve linyit gibi fosil yakıtlar için de geçerlidir. Kimyasal olarak işlem görmemiş kömür muaf tutulabilirken, farklı bileşenler eklenmiş briket ürünleri kayıt yükümlülüğü taşır.

Bu bağlamda, firmaların KKDİK’e tabi ürünlerini değerlendirirken sadece maddenin ismine veya ticari kullanımına değil, üretim yöntemine, işlem geçmişine ve sınıflandırmasına dikkat etmesi gerekir. Yanlış yorumlanan bir muafiyet, idari cezalar ve kayıt gecikmeleri gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. Özellikle ihracat yapan firmalar açısından, bu durum müşterilere karşı yükümlülüklerin eksik yerine getirilmesine de neden olabilir.

Doğada bulunan ve kimyasal olarak değiştirilmemiş maddeler için tanınan kayıt muafiyeti, doğru anlaşılıp uygulandığında firmalara hem zaman hem de maliyet açısından önemli avantajlar sağlar. Ancak, bu ayrıcalığın istisnalarla dolu olduğu unutulmamalı, her maddenin durumu kendi özelinde teknik ve mevzuata uygun olarak analiz edilmelidir. Gerekirse, uzman görüşü alınmalı ve kayıt sistemine yapılacak bildirimlerde bu muafiyetler şeffaf şekilde gerekçelendirilmelidir.

BAŞVURU FORMU

İLETİŞİM BİLGİLERİ